(Asrın Müceddidi, İttihad Yayıncılık, İstanbul, Eylül 1993)
«Müceddidlik ve mehdilik mevzuunda neşredilmiş bazı kitablarda, mehdiyete ait müteşabih hadisler, zâhir mânalarıyla ele alınıp Mehdi'nin siyasi bir dinî lider olacağı fikri nazara veriliyor. Halbuki istikbaliyat ve âhirzaman alâmetleri hakkında gelen ehadîs-i şerîfenin ekserisi müteşabihat nevinden olduğundan hakiki mânalarını herkes bilemeyeceği gibi, onların tercemelerinden anlaşılan zâhir mâna dahi hakikî maksadı ifade etmez.» (Asrın Müceddidi, s. 7)
«Mehdiyet mes'elesine siyaset nazariyla ve geniş dairenin hâkimiyeti cihetiyle bakılması, hakikî mehdiyetin bilinmesine perde olur.» (Asrın Müceddidi, s. 9)
«Müteşabih hadisler te'vil isterler ve böyle müteşabih ehadisin te'villerini Kur'ân'ın feyziyle Risale-i Nur göstermiş ve Mehdiyete ait rivayetlerin murad mânalarını da beyan etmiştir. Mehdi hakkında gelen müteşabih rivayetlerin tercüme månalarıyla Mehdi'nin evsafı hakkında hükümler vermenin, belâgat ve müteşabihat kaidelerine ve imtihan sirrinın hikmetlerine uygun olmadığının izahı için, Yeni Ansiklopedi "Tevil" maddesine bakınız.» (Asrın Müceddidi, s. 17)
«Hadîslerde geleceği müjdelenen Mehdi, hususî bir tarzda Allah'ın hidayetine mazhar ve bu cihetle de dinî vazifesinde hatalardan korunmuş olan bir şahsiyettir. Bu zâtın mazhar olduğu Mehdiyetin aslı ve hakikatı ise, hidayet ve hakaik-ı Kur'âniyedir. Bu mazhariyeti cihetiyle kendisi ve eserleri Mehdiyeti hâmil ve bu vasıfla mevsuf olur. Âhirzamandaki büyük fitneden ve o fitnenin sebeb olduğu kalın gafletten pek çok uyandırıp imanlarını tecdid eden bu zata, Mehdi-yi Resul, Mehdi-yi lif Muntazar da denir.
Geçmiş asırlarda gelmiş ve zamanlarının şartlarına göre tecdid-i din vazifesini görmüş olan bu zevata, daha çok müceddid denir. Bu zâtların seyyidliklerinin mahiyeti, Yeni Ansiklopedi'nin "Seyyid" maddesinde bir derece gösterilmiştir.» (Asrın Müceddidi, s. 17)
«Müceddidlik vazifesi şöyle özetlenebilir. Mürûr-u zamanla ilk hayatiyyetini kaybeden ümmet-i İslâmiyenin dinî hissiyatını ihya ve bazı yanlış anlayışların karışmasıyla tashihi gereken İslâmî fikriyati asliyetine irca' ve ortaya atılan bâtıl ve küfrî fikirleri ibtal, iman ve Kur'ân hakikatlarını cemiyetin anlayış seviyesine uygun izah ve isbat yoluyla yapılan tebliğ ve irşaddır.» (Asrın Müceddidi, s 17)
«Mehdiyet ve Müceddidiyet tabirleri mezkûr mânâdaki faaliyeti ifade etmekle beraber, Mehdî mânası, siyasi bir hâkimiyeti de tazammun ettiğinden geçmiş asırlardan beri Mehdi siyasî hâkimiyet ve kuvvete sahib olacak büyük bir dinî şahsiyet olarak anlaşılmış ve en ehemmiyetli vazifesi olan imanda tecdid yani müceddidlik vasfı fazla nazara verilmemiştir.» (Asrın Müceddidi, s. 18)
«Hidayet kelimesinden alınan "Mehdi" kelimesinden de anlaşıldığı gibi, hidayete ermiş olan ve dolayısiyle de hidayete erdirmeye vesile olmak, yani tahkikî imanı kazandırmak, Mehdi için en birinci vazifedir. Mehdiyetin geniş dairedeki siyasî vazifesini İttihâd-ı İslâm'a istinaden icra edebileceğini, Bediüzzaman Hazretleri beyan eder.» (Asrın Müceddidi, s. 18)
«Bediüzzaman Hazretleri en büyük ve en birinci vazifeyi, yani siyasetlerin üstünde manevî iman hizmetini nazara verir. Risale-i Nur'un has şakirdleri de bu vazifeyi ve düsturlarını esas alırlar ve kıyamete kadar değiştirmezler. (Bak: Hizmet Rehberi sh: 5 p.1, 6 p.1, 9 p.1)» (Asrın Müceddidi, s. 18)
«Tecdid hareketi cemiyette fikrî ve amelî sahada zuhur eder; yaygınlaşan bid'atların izalesine, sünnet ve şeâirin ihyasına çok ehemmiyet verir. Fikren olduğu kadar fiilen de bid'atlardan kaçar ve sünneti yaşıyarak ihya etmeye çalışır ve takvayi esas alır. Bu husus müceddidiyetin ehemmiyetli bir vasfını teşkil eder.» (Asrın Müceddidi, s. 18)
«Dinî bir şahsiyetin mehdilik ve müceddidlik makamına sahip olduğunun bilinmesi için o zâtın yüksek ilim ve kemalât sahibi olması gerektiği gibi, aynı zamanda asrinda zuhur eden muannidane ve nifakkârane şer cereyaninin manevi tahribatına karşı tam bir fedakârlık ve cesaretle tamire çalışması ve hattâ idam tehlikelerine rağmen hakikatı ve nifak cereyanının mahiyetini izhar etmesi de lâzımdır. Böylece bu zâtın vazifedar bir şahsiyet olduğu anlaşılır. Evet Deccal varsa, Mehdi de olacaktır. Rivayetlerde Mehdi, yeryüzü cevr ü zulüm ile dolu olduğu, ihtilafların, içtimai sarsıntıların (ihtilallerin) şiddetlendiği zamanda zuhur edeceği kaydedilir. (Ramuzu'l-Ehadis, s. 7, 346)» (Asrın Müceddidi, s. 18-19)
«Müceddidlik, bir fesad ve fitne devresinde zuhur eder. Normal bir İslâmî cemiyetin içinde pek çok mürşidler ve yüksek ilim ve kemalât sahibi zâtlar gelmişler. Fakat ciddi bir fitne ile karşılaşmayanları, müceddidlik vasfı yerine mürşid-i azam veya kutb-u azam gibi sıfatlarla tavsif edilmişlerdir. Âhirzamanın en son ve en büyük Süfyanî fitnesine karşı en büyük müceddid ve O'nun cereyanı, ıslah ve irşad vazifesiyle muvazzaftır.» (Asrın Müceddidi, s. 19)
«Nâssen bir sarahat olmadığından asrin müceddidini kabul etmekte itikadî bir mecburiyet getirmez.
Ancak asrın müceddidini ve müstakîm cemaatini bilmeyen kimse, mevcut fitneleri, bid'aları ve dalâletleri sezip görmek ve onlardan içtinab etmek ve taklidi olan imanını muhafaza etmekte çok müşkilatla karşılaşır, tehlikeli bir cehalette ve gaflette kalır. Binaenaleyh asrın müceddidini tanımak ve onun dairesi dışında kalmamak gerektir.» (Asrın Müceddidi, s. 21)
«Ebu Davud'un naklettiği bir hadis meali şöyledir:
"(Her asırda) ümmetimden bir topluluk, kendilerine düşmanlık edenlere karşı üstünlük sağlayarak, hak uğrunda savaşmaya devam edeceklerdir. Nihayet onların en sonuncusu (olan topluluk) da Mesih Deccal'ı öldürecektir."
Hadîsin sonunda beyan olunan, o taifenin sonuncusu hakkında şu izah verilmiştir: "Metinde kendilerinden (en sonuncu topluluk) diye bahsedilen ve Mesih Deccal'ı öldürecekleri ifade buyurulan topluluktan maksad. Hz.Mehdi ile İsa Aleyhisselâm ve onların tâbileridir." (Sünen-i Ebû Dâvud Tercümesi, Şamil Yayınları, 2484. Hadîs Meâli'nden)» (Asrın Müceddidi, s. 26)
«Bazı çevreler ve bir kısım avam-ı mü'minin Mehdi'nin siyasî hakimiyete sahib bir lider olduğunu tasavvur ederler. Hakikat nazarında ise asıl Mehdi, hakâik-i imaniyeyi vehbî ilmi ile keşf ü izhar ve neşretmekle asrın küfür ve dalâleti karşısında imanı kurtarmak hareketinin müessis ve mümessilidir ve onun hizmet cemaati vardır. Asıl vazifesi imanda tecdiddir.» (Asrın Müceddidi, s. 28)
«Geniş daire olan içtimaî ve siyasî sahada Mehdiyetin ikinci ve üçüncü vazifesi ise, mezkûr birinci vazifeye nisbeten ikinci, üçüncü derecede olup İttihâd-ı İslâm'ın kuvvetine dayanarak ve Mehdiyet'e bağlı olarak onun düstûrlarını tatbik edecek zât, Âlem-i İslâm vüs'atinde hilâfetin icraatını temsil eder.» (Asrın Müceddidi, s. 30)
«"Herhalde o vazifeyi ondan evvel bir taife bir cihette görecek. O zât, o taifenin uzun tedkikatı ile yazdıkları eseri kendine hazır bir proğram yapacak, onun ile o birinci vazifeyi tam yapmış olacak. Bu vazifenin istinad ettiği kuvvet ve manevi ordusu, yalnız ihlâs ve sadakat ve tesanud sifatlarına tam sahib olan bir kısım şakirdlerdir. Ne kadar da az da olsalar, manen bir ordu kadar kuvvetli ve kıymetli sayılırlar." (Emirdağ Lâhikası 1, s. 266)
[Bu beyanda açıkça görülüyor ki, birinci vazifenin keyfiyet hususiyetlerine sahib cemaat-i kalîlesi, geniş dairedeki hakimiyet devresinde de dar dairedeki aynı vazifelerine devam edeceklerdir. (Hazırlayanlar)]» (Asrın Müceddidi, s. 31)
«Kemalât-ı şahsiyeye mâni olan asrımızdaki fitne sebebiyle ve sırr-ı ihlâsı muhafaza için Risale-i Nur mesleğinde, şahsî kemalâtla irşada merci olup mürşidlik yapmak tarzı yerine takva, hizmetkârlık, sadakat ve sebat gibi keyfiyet hususiyetleri esas alınmıştır.» (Asrın Müceddidi, s. 61)
«Sahîh rivayetlerle bildirilen âhirzaman fitnesine karşı ıslah ve irşad ile vazifedâr olan Mehdi'yi tanımak ve ittiba etmekte ahkâm-ı şer'iyyece mecburiyet yoksa da, ferdin o fitneden selâmette kalması için mânen ve diyaneten lüzum vardır.» (Asrın Müceddidi, s. 69)
«Mehdi ve Deccal, feraset-i imaniye ile bilinir. Yani hakikî mânâda bu şahısları tanımak için, Mehdi irşadatından istifade ve tebaiyet etmek gerekiyor. Aksi halde deccaliyet cereyanının te'siriyle gaflete düşmek tehlikesi olacağından, Mehdiyet cereyanının te'sirinde olmak diyaneten lâzımdır. "Asrın imamını ve cemaatını tanımayan, cahiliye ölümü ile ölür." diye rivayetle verilen haber, bu mânâda ikazdır. (Bak: 2. baskı Yeni Ansiklopedi'de 2447, 2685. p.ta 2, 3, 4. bendler)» (Asrın Müceddidi, s. 69)
«Bu asrın hakikî son mürşidi Risale-i Nur'dur. Şahıslar, Risale-i Nur'dan ders yapmak, ona bağlanmaya ve okumaya teşvik etmek, muhtaçlara tebliğ ve neşretmek gibi vazifelerle Nur'a, yani hakâik-i Kur'âniyeye hizmetkárlık yaparlar.» (Asrın Müceddidi, s. 80)
Selam ve dua ile.
Nurani Müdafa
Derleyen: Abdulkadir Çelebioğlu
Comments