top of page
  • Abdulkadir Çelebioğlu

GAYR-I MÜNTEŞİR MEKTUPLAR'DAN NOTLAR - 7 

Gayr-ı Münteşir Mektuplar, Cilt - 3, Hususî Baskı, İstanbul, 2022


Afyon Gayr-ı Münteşir


«Hasan Sabbah mes'elesine gelince: Bu adam İslâm Tarihinde sayılı din yıkıcı deccallardan birisidir. Mâlûm olduğu üzere âhir zamanda bir gözü kör, din yıkıcı hakikî deccal gelmezden evvel lâakal 27 veya 30 deccalın geleceği hadîslerde musarrahtır.» [Ahmed Feyzi Kul]

(Gayr-ı Münteşir Mektuplar, Cilt - 3, Afyon Gayr-ı Münteşir, s. 1527)


«Çocuklarımızın masum gönüllerine, âmentü yerine "Türk'üm, doğruyum, yasam büyüklerimi saymak, küçüklerimi korumak, yurdumu, ulusumu özümden çok sevmek" gibi ölü ve müeyyidesiz formüller doldurmakla bu milletin fazileti ne kazanmıştır?» [Ahmed Feyzi Kul]

(Gayr-ı Münteşir Mektuplar, Cilt - 3, Afyon Gayr-ı Münteşir, s. 1533)


«Risale-i Nur, Nur-u Risalet-i Muhammediye'nin (asm) âhir zaman karanlıklarını dağıtmak için zamanımıza aksetmiş bir inşiaından başka bir şey değildir.» [Ahmed Feyzi Kul]

(Gayr-ı Münteşir Mektuplar, Cilt - 3, Afyon Gayr-ı Münteşir, s. 1545)


«Risale-i Nur Talebesi, Nur-u Kur'ân Talebesi ve Hizmetkârı demektir. Çünkü Risale-i Nur eserleri Kur'ân'ın feyzinden tereşşuh etmiş nurlu sözlerdir.» [Salâhaddin Çelebi]

(Gayr-ı Münteşir Mektuplar, Cilt - 3, Afyon Gayr-ı Münteşir, s. 1631)


«Risale-i Nur Talebeleri komünistlerin ve dinsizlerin düşmanıdır. Risale-i Nur da masonluğu, komünizmi, materyalizmi, dinsizliği zîr ü zeber eden nurlu bir elmas kılınçtır. Bu sebeple devlet Risale-i Nur’a lâzım gelen mevkii vermelidir. Tedrisata kabul edilmelidir. Ve iman ışığı kalblerde yanmalıdır ki, bu vatanda muzır cereyanlar, komünizm, masonluk yaşayamasın. Risale-i Nur'daki bütün hakikatlar âyâtlardan tereşşuh ettiğinden ilmîdir. Hiçbir mes'uliyet yükletilemez.»

(Gayr-ı Münteşir Mektuplar, Cilt - 3, Afyon Gayr-ı Münteşir, s. 1635)


Emirdağ 2 Gayr-ı Münteşir


«Bu zamanda avam-ı mü'minîn tam itimad etmesi ve iman hakikatlarını tereddütsüz alması için öyle muallimler lâzım ki; değil dünya menfaatlerini belki âhiret menfaatlerini dahi ehl-i imanın menfaat-i uhreviyesine feda ederek o ders-i imanîde her cihetle şahsî faidelerini düşünmeyip yalnız ve yalnız hakikatlara rıza-i İlâhî ve aşk-ı hakikat ve hizmet-i imaniyedeki şevk-i hak ve hakkaniyet için çalışsın.

Tâ her muhtaç delilsiz kanaat edebilsin, bizi kandırıyor demesin. Ve hakikat pek çok kuvvetli olduğunu ve hiçbir cihette sarsılmadığını ve hiçbir şeye âlet olmadığını bilsin, tâ imanı kuvvetlensin ve o ders ayn-i hakikattir desin ve vesvese ve şüpheleri zâil olsun. İşte mezkûr hakikatlar içindir ki, mukabil bir şey vermediğim maddî ve manevî hediyeler bana dokunuyor ve kabul edemiyorum.»

(Gayr-ı Münteşir Mektuplar, Cilt - 3, Emirdağ 2 Gayr-ı Münteşir, s. 1651 - 1652)


«Din ve iman için neşriyat yapanlar, bu ağır şerait altında eski zaman mücahidleri gibi bire yüz derece, belki ağır şerait altında bir neferin bir saat nöbeti bir sene ibadet gibi, sırr-ı ihlâs şartıyla bir büyük fazilet ve yüksek bir hizmet-i imaniye ve derecât-ı uhreviye kazanırlar.»

(Gayr-ı Münteşir Mektuplar, Cilt - 3, Emirdağ 2 Gayr-ı Münteşir, s. 1654)


«İşârâtü'l-İ'câz umum Risale-i Nur'un bir fihristesi, bir listesi ve o Nur bahçesinin bir fidanlığı ve sırr-ı i'caz-ı Kur'ân'ın bir menbaı olduğunu gördüm. Gayet ince ve derin olduğu için şimdiye kadar âlimler pek azını anlamışlardı. Fakat kimin eline geçmiş ise fevkalâde takdir etmiş ve emsalsiz demiş.

Hattâ Dârü'l-hikmet'te merhum şâir Mehmed Âkif demiş ki: "En büyük âlim odur ki, bu tefsiri anlasın; değil ki emsalini yapabilsin." Hakikaten ben de merhum Mehmed Âkif gibi derim.»

(Gayr-ı Münteşir Mektuplar, Cilt - 3, Emirdağ 2 Gayr-ı Münteşir, s. 1661)


«Aziz, siddık, fedakâr kardeşlerim ve hakiki vârislerim genç Saidler!

Ben sizleri benim yerimde Nurlara tam sahib ve muhafız ve nâşir bildiğimden, bu hayattan çıkmak bana ağır gelmiyor. Genç Saidlerin hayatları yeter. Hem her biri inşaallah Nur'un birer kahramanı olup Nur'un her bir mecmuasını birer üstâd yaparak, bu bîçare Said'e ihtiyaç bırakmayacak diye teselli buluyorum ve hadsiz şükrediyorum.»

(Gayr-ı Münteşir Mektuplar, Cilt - 3, Emirdağ 2 Gayr-ı Münteşir, s. 1675)


«Risale-i Nur’a girenin birinci vazifesi, tam sadakat ve tam sebat etmektir. Yoksa hem kendi zarar, hem binler hakikî mü'minler olan Nurculara yardım lâzım gelirken fütûr verir.»

(Gayr-ı Münteşir Mektuplar, Cilt - 3, Emirdağ 2 Gayr-ı Münteşir, s. 1678)


«Hadsiz hamd ü şükrederiz, pek az sıkıntı ve zahmetle Nurların pek çok fütûhâtı geniş dairelerde tezâhür etti ve ediyor, hususan mekteblerde.»

(Gayr-ı Münteşir Mektuplar, Cilt - 3, Emirdağ 2 Gayr-ı Münteşir, s. 1695)


«Nurcuların meslekleri, sünnet-i seniyyeye tamamen ittiba etmektir. Ferâizi kılıp kebâirden vazgeçmektir.»

(Gayr-ı Münteşir Mektuplar, Cilt - 3, Emirdağ 2 Gayr-ı Münteşir, s. 1755)


«Şimdilik risaleler şeklinde neşriyata kanaat edilmeli. Ve Sebilürreşad ve Serdengeçti gibi eskiden beri alâkadarlar lüzum olsa o vasıta ile ceride lisanıyla konuşulsa olabilir. İnşâallah yakında heyet-i vükeladan bir iki dindarın himayesi ve teşvikiyle öyle bir yerde öyle bir ceride çıkmasını ümid ediyoruz Ayasofya açıldıktan sonra.»

(Gayr-ı Münteşir Mektuplar, Cilt - 3, Emirdağ 2 Gayr-ı Münteşir, s. 1764)


Selam ve dua ile.

Nurani Müdafa

Notları Alan: Abdulkadir Çelebioğlu

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page