top of page
  • Yazarın fotoğrafıNurani Müdafa

HATIRALAR NEDEN EHEMMİYETLİDİR? - 1

Güncelleme tarihi: 14 Haz 2022



Üstâd Bediüzzaman Hazretleri ve Talebeleri ile başlayan bir hareket vardır. Bu hareket ülkemizde, tüm İslâm âleminde ve dünyada büyük yankı uyandırmıştır. Risale-i Nur eserlerini okuyanlar halka halka genişlemiş ve insanlarda Üstâd Bediüzzaman Hazretleri’ne ve Talebelerine bir muhabbet peyda olmuştur. Bu insanlar Bediüzzaman'ı ve O'nun hatıralarını merak etmişler, öğrenmek iştiyakı içinde olmuşlardır. Peki bu Hatıralar neden ehemmiyetlidir ve me'haz olma derecesi nedir diye düşünebiliriz. Bu yazımızda bu soruya cevap bulup, hatırat ilmi ile ilgili bilgilere yer vereceğiz.


Tarihçe-i Hayat eserinin giriş kısmında geçen şu ifadeler ile başlayabiliriz;

"Üstâd'ın mesleğini, meşrebini ve hususî ahvalini, pek çok seciye ve hasletleri şahsında ve hizmetinde toplayan şahsiyetini tarif edemedik. Onun yaşadığı müteaddid hayat safhalarını yakından gören ve içinde bulunan talebe ve hizmetkârlarını birer birer dinlemek ve görüşmek lâzımdır ki, tarihçe-i hayatı bir derece mufassal hazırlanabilsin." (Tarihçe-i Hayat, s. 22)


Burada geçen "Onun yaşadığı müteaddid hayat safhalarını yakından gören ve içinde bulunan talebe ve hizmetkârlarını birer birer dinlemek ve görüşmek lâzımdır ki, tarihçe-i hayatı bir derece mufassal hazırlanabilsin." denilerek aslında bu çalışmalara teşvik vardır. Başta Abdülkadir Badıllı Ağabey'in hazırladığı 3 ciltlik " Bediüzzaman Said-i Nursî Mufassal Tarihçe-i Hayatı" eseri bu teşvikin bir neticesi olarak mülahaza edilebilir. Bu 3 ciltten müteşekkil bu Tarihçe-i Hayat eserine kısaca "Mufassal Tarihçe-i Hayat" veya "Mufassal Tarihçe" denilmiştir.


Aynı zamanda "...talebe ve hizmetkârlarını birer birer dinlemek ve görüşmek lâzımdır..." ifadeleri de Üstâd Bediüzzaman Hazretleri’nin vefatının hemen ardından çalışmalara başlayan ve 6 cilt halinde Necmeddin Şahiner tarafından yayınlanan "Son Şahitler Bediüzzaman Said Nursî'yi Anlatıyor" ile vücûd bulmuştur. Kısaca "Son Şahitler" diye ifade edilen bu eserler Üstâd Bediüzzaman ve Talebeleri ile ilgili ilk mühim ve kapsamlı çalışma olmak ile birlikte sonraki çalışmalara da me'hazlik etmiştir.


Daha sonra da Ömer Özcan tarafından Üstâd Bediüzzaman Hazretleri ile görüşen ve Nurlarda ismi geçen, atıf yapılan, Risale-i Nur Hizmetkârları Ağabeyler ile görüşmeler ve bu görüşmeler ile hatıraların sahîh sûrette yazılması ile de "Risale-i Nur Hizmetkârları Ağabeyler Anlatıyor" serisi meydana gelmiştir. Kısaca "Ağabeyler Anlatıyor" diye bilinen bu seri de 8 ciltten oluşmaktadır.


Yukarıda yer verdiğimiz Tarihçe-i Hayat'taki ifadelere, Ağabeyler Anlatıyor - 3'te yer verildikten sonra şunlar denilmiştir;

«Yanlış anlaşılmamalı... Aziz Üstad'ımız hayattayken hazırlanmış ve kendi tasdikinden geçmiş olan Tarihçe-i Hayat yetersiz veya eksiktir demiyoruz ve bu hayalimize bile gelmez. Burada kastedilen mânâ; bir asra yaklaşan bereketli ömründe, binler hadiselere hedef olmuş Bediüzzaman Hazretleri'nin dâvâsının ve şahsiyetinin, daha geniş akademik çalışmalarla derinleştirilmesidir.

Hatıraların yazılı olarak kayıt altına alınmasının bir faydası da, hatıraların sağlam ve güvenilir bir şekilde belgelenerek muhafaza edilmesidir. Her Nur talebesi, Bediüzzaman ve talebelerinden duyduğu veya bizzat yaşadığı hadiseleri anlatmak ister ve anlatır. Elbette bu anlatılanları dinleyenler de başkalarına aktarır duyduklarını. Çoğu zaman eksilterek ya da ilaveler yapılarak aktarılır maalesef bu hatıralar. Bazen ikinci veya üçüncü ağızdan aktarılan bir hadise, artık tanınmaz hâle gelebilir veya masal ve efsane haline dönüşüverir. İşte, bu türlü çalışmaların önemli bir neticesi de bu mahzurun giderilmesidir.» (Ağabeyler Anlatıyor - 3, s. 7)


Buradan da anlaşılacağı üzere hatıraları sahîh bir sûrette kaydetmek, yazılı hale getirmek mühimdir. "Her Nur talebesi, Bediüzzaman ve talebelerinden duyduğu veya bizzat yaşadığı hadiseleri anlatmak ister ve anlatır. Elbette bu anlatılanları dinleyenler de başkalarına aktarır duyduklarını. Çoğu zaman eksilterek ya da ilaveler yapılarak aktarılır maalesef bu hatıralar. Bazen ikinci veya üçüncü ağızdan aktarılan bir hadise, artık tanınmaz hâle gelebilir veya masal ve efsane haline dönüşüverir. İşte, bu türlü çalışmaların önemli bir neticesi de bu mahzurun giderilmesidir." İnşâallah yapılan her çalışma da bu amaca mâtûftur.


Selam ve dua ile.

Nurani Müdafa Heyeti

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page