top of page
  • Yazarın fotoğrafıNurani Müdafa

HATIRALAR NEDEN EHEMMİYETLİDİR? - 2

Güncelleme tarihi: 26 Nis 2022



Zübeyir Gündüzalp Ağabey'in hatıralar ile ilgili söylediği şu sözler cây-ı dikkattir; "Üstâd'a ait hatıralar derslerde bahsedilince dinleyenlerin gözleri parlar, ilgiyle dinlemek isterler; bunun için anlatıyorum, siz de derslerde yeri ve makamı gelince anlatırsınız. Tâ ki Üstâd'a ait ne varsa bilinsin ve istifade edilsin. Aynı zamanda bunlar Üstâd’ımızın akval, ahval ve ef'alinden alacağımız amelî ve tatbikî dersleridir. Üstâd’ımıza ait hatıraların bir faydası da hadiseler karşısında ufkumuzu açar." (Üstadım Bediüzzaman Said Nursî'nin Hayatı, Meslek ve Meşrebi, Risale-i Nur ve Nur Talebeleri, c. 1, s. 24-25)


Bu sözü tahlil ettiğimiz zaman öncelikle şu ifadeler nazara çarpıyor; “Üstâd’a ait hatıralar derslerde bahsedilince dinleyenlerin gözleri parlar, ilgiyle dinlemek isterler; bunun için anlatıyorum, siz de derslerde yeri ve makamı gelince anlatırsınız.” Burada görüldüğü üzere, hatıraların derslerde anlatılmasıyla “dinleyenlerin gözleri parlar, ilgiyle dinlemek isterler.” Ve devamında Zübeyir Gündüzalp Ağabey, “bunun için anlatıyorum, siz de derslerde yeri ve makamı gelince anlatırsınız.” demektedir. Bu ifadeler aynı zamanda bize usûl de göstermektedir.


Devamında da, “Tâ ki Üstâd’a ait ne varsa bilinsin ve istifade edilsin.” demektedir Zübeyir Ağabey. Hatıraların bir ciheti de Üstâd’a ait hususların bilnmesidir. Sonunda da şöyle demektedir; “Aynı zamanda bunlar Üstâd’ımızın akval, ahval ve ef’alinden alacağımız amelî ve tatbikî dersleridir. Üstâd’ımıza ait hatıraların bir faydası da hadiseler karşısında ufkumuzu açar.” Demek ki hatıralar, Üstâd Bediüzzaman Hazretleri’nin “akval, ahval ve ef’alinden alacağımız amelî ve tatbikî dersler” olması hasebiyle ehemmiyeti hâiz imiş. Hatıraların bir diğer faydasını da “hadiseler karşısında ufkumuzu açar.” diye ifade ederek, nokta atışını bir tespit yapılmış olur.



Peki her duyduğumuz hatırayı hemen kabul mü etmeliyiz? Ve her nakledene itibar mı edeceğiz? Bununla ilgili de Bayram Yüksel Ağabey’in şu sözü bize ölçü olmalıdır; "Her Üstâd'ı gören ve hatıra nakledene itibar etmeyin. Bazen kişi muhayyilesini karıştırıyor."



Mehmed Kırkıncı Hoca’nın da dediği gibi; "İstikbâlde bu hatıralar daha da kıymetli olacaktır.” (Ağabeyler Anlatıyor - 7, s. 13)



Peki akla bir soru gelebilir; Üstâd Bediüzzaman Hazretleri’nin sözleri nasıl görüşen kişilerin hafızasında kalıyor? Hafızalarda kalan bu sözler zamanla unutulup, yanlış ifadelere dönüşmez mi? Üstâd Bediüzzaman Hazretleri’nin sözlerinin hafızalarda kalması ve anlatan kişinin farklı yıllarda müteaddid defa anlattığı halde aynı şekilde anlatması ne hikmete binâendir? Cevabını da Abdülkadir Badıllı Ağabey’in şu ifadelerinden alıyoruz; «Evet Hazret-i Üstâd'ın her bir hareketi derslidir. İhlâs ve samimî tesanüd için; akıl, idrâk ve feraset noktasından faydalı ve nurludur. Hazret-i Üstâd'ın, "Nur" ism-i celiline a'zamî derecede mazhariyeti olduğu için, onun söylediği sözler, konuştuğu kelimeler, gösterdiği davranışlar hiç unutulmamaktadır. Mâlûmdur ki bildiğimiz hecâî harflerin bir kısmını "huruf-u nuriye", diğer kısmını "nariye" diye tabir etmiş oldukları gibi; Hazret-i Üstâd'ın kelimâtı ve tekellümât ve harekâtı "huruf-u nuriye"den olduğu için, nurludur, nurdandır.» (Abdülkadir Badıllı, Hayat-ı Nuriyem, s. 19)


Abdülkadir Badıllı Ağabey’in de ifade ettiği gibi «Hazret-i Üstâd’ınkelimâtı ve tekellümât ve harekâtı “huruf-u nuriye”den olduğu için, nurludur, nurdandır.» Bu sebeple; «Hazret-i Üstâd'ın hâl ve vaziyeti, harekât ve sekenâtı, kelimât ve tekellümâtı "huruf-u nuriye" tarzında kuvve-i hafızalarımızda silinmeden, hiç unutulmadan parıl parıl parlamaktadır.» (Abdülkadir Badıllı, Hayat-ı Nuriyem, s. 19)


Abdülkadir Badıllı Ağabey’in Mufassal Tarihçe-i Hayat eserinde baş kısımlarda geçen ifadesi de hatıralar mevzusunu ele alırken tahlil edilmesi gereken yerlerden biridir; «Ma'lûm olsun ki: Bu kitap şimdiye kadar alışılmış tarzda olan düz bir Tarihçe kitabı değildir. Öyle olmasına da ihtiyaç yoktur. Çünkü o tarz tarihçeler mevcuttur. Bilhassa büyük Tarihçe-i Hayat kitabı...

Ya nedir? derseniz, deriz ki: Bu kitap, bir tahlil, tahkik, mukayese ve sahih menkıbeler kitabıdır. Yani: Hazret-i Üstâd'ın vefatından sonra yazılan, neşredilen ve Üstâda mal edilmek istenen yazılar, iddiâlar veya rivayetlerin tahkikatını yapan bir mihenk kitabıdır. Ama bu vasfıyla beraber büyük Tarihçe-i Hayat kitabının da elbetteki tahkikli bir şerhidir denilebilir.» (Mufassal Tarihçe-i Hayat, c. 1, 3. Baskı, s. 29)


Burada Mufassal Tarihçe-i Hayat eserinin şu şekilde bir tarifi görülüyor; “Bu kitap, bir tahlil, tahkik, mukayese ve sahih menkıbeler kitabıdır. Yani: Hazret-i Üstâd’ın vefatından sonra yazılan, neşredilen ve Üstâda mal edilmek istenen yazılar, iddiâlar veya rivayetlerin tahkikatını yapan bir mihenk kitabıdır. Ama bu vasfıyla beraber büyük Tarihçe-i Hayat kitabının da elbetteki tahkikli bir şerhidir denilebilir.” Hatıraların kayıt altına alınmasında, tahkik etmek şarttır. Çünkü tahkik edilmeyen ve ravisiz her nakil, zamanla “artık tanınmaz hâle gelebilir veya masal ve efsane haline dönüşüverir.” (Ağabeyler Anlatıyor – 3, s. 7)


Selam ve dua ile.

Nurani Müdafa Heyeti

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page