top of page
  • Yazarın fotoğrafıNurani Müdafa

HATIRALAR NEDEN EHEMMİYETLİDİR? - 5

Evet, hatıra kitapları belgedir ve tarihtir. Ömer Özcan’ın da ifade ettiği gibi; «Bu kitaplar bir belgedir, bir tarihtir. Uzun ve yorucu çalışmalarımız sonunda tespit ettiğimiz hatıralar, tamamen orjinaldir, teyitlidir, tashihlidir. Neredeyse tamamı, geniş kitleler tarafınndan daha önce duyulmamış veya hiç neşredilmemiştir.

Şüphesiz, ileride Bediüzzaman ve talebeler için ciltler dolusu kitaplar yazılacak, onlarin davası ve efsanevi mücahedeleri master ve doktora tezlerine, hatta filmlere konu olacaktır. İşte biz, bir bakıma onlarn daha fazla istifadesine yönelik bilgi ve dokümanlar sunmuş oluyoruz.

Sayıları çok azalan "Bediüzzaman şahitlerini" -tabir yerindeyse- telaşla arayıp, bulup, konuşturup "Kılı kırk yarma" hassasiyetiyle, en küçük bilgi kırıntılarını bile feda etmeden belge haline getirmeye çalıştık.

1968'den beri hatıralarını aldığım ağabeylerden çoğu, bugün itibariyle artık bu dünyada yok. Artık onlardan hatıra alma imkânı mevcut değil. Sonradan telafi imkânı olmadığı için, hatıraları bir araya getirmek için acele ettik.» (Ağabeyler Anlatıyor - 2, s. 8)


«Ansiklopediler, tarihi şöyle tarif ediyor:

"Tarih, geçmiş zamanlarda yaşayan insan topluluklarının her türlü faaliyetlerini yer ve zaman bildirerek, sebep-sonuç ilişkisi için de anlatan bilim dalıdır."

Ansiklopedilerde tarih için yapılan diğer bir tarif de şöyledir:

"Tarih, bir milletin hafızasıdır."

Bunlar çok yerinde tarifler... Mânâları sağdan sola doğru okursak, bir milletin hafızası en doğru tarihtir. Veya milletin hafızası en doğru tarihi yazar. Veyahut da tarihleri, hadiselerin kahramanları yazar. Sonra bunlar kalemle kâğıda geçirilir.» (Ağabeyler Anlatıyor - 3, s. 6)


Evet, hatıraların kaynak değeri olmasında bu husus mühimdir. Öncelikle “tarihleri, hadiselerin kahramanları yazar. Sonra bunlar kalemle kâğıda geçirilir.” İşte bu kağıda geçirilenler, hatıra kitapları olur.


Hatıra kitapları neşreden kimselerin amaçları ile ilgili Ağabeyler Anlatıyor – 4’ün başındaki şu ifade bize ışık tutmaktadır; «Amacımız, Bediüzzaman araştırmalarına mütevazı bir katkı sağlamak, bir iştirakte bulunmaktır. Risale-i Nur'da adı geçip de hakkında bilgi bulunmayan, kısa biyografileri dahi bilinmeyen çok sayıda ağabeyimiz var hâlâ.» (Ağabeyler Anlatıyor - 4, s. 8)


Hatıraların kıymet ve ehemmiyeti, sıhhati ve doğruluğu nisbetindedir. Bu hususa da hatıra yazarları dikkat etmişlerdir ve şu şekilde ifade buyurmuşlardır; «Neşrettiğimiz hatıraların sıhhati ve doğruluğu bizim için öncelikli hedef olmuştur. Yazdığımız bir hatırada, isimleri geçen hemen her şahsın teyidi veya yorumu kendisinden alındıktan sonra ilgili metinde karar kılınmıştır. İhtilaflı yahut da kapalı kalmış bir mevzuun vuzuhu için bazen aylarca süren takiplerimiz olmuştur. Bu sayede en sağlam ve en güvenilir neticeye ulaştık, elhamdülillah.» (Ağabeyler Anlatıyor - 5, s. 7)


Hatıralar yazılırken Üstâd Bediüzzaman Hazretleri’nin Talebelerinin tavrı nasıl oldu peki? Bizzat kendilerinden de nakillerde bulunuldu ve o Ağabeylerimiz de Üstâd Bediüzzaman ile ilgili nurlu hatıralarını anlattılar ve dile getirdiler. Bu anlattıkları da işin erbabı tarafından kaleme alındı. Bu hatıraları kaleme alanlara da uyarılarda bulunmaktan geri durmadılar. Meselâ Abdullah Yeğin Ağabey, gerekli uyarılarda bulunmuş ve muhatap olanlar da uyarıları dikkate almışlardır;

«Bazı uyarılar da almadık değil... En son görüştüğümüz Abdullah Yeğin Ağabey, diğer bütün ağabeylerin de ortak kanaatleri olarak hassasiyet gösterdikleri hususu söyle özetledi:

"Risale-i Nur'un düsturlarına aykırı olmamak, bilhassa başkalarının aleyhinde bir şey yazmamak kaydıyla araştırmalarına devam et!"

Biz de en temel kaynağımızın elbette Risale-i Nur olduğunu tekrar teyit ettik ve onun düsturlarına azami riayet edeceğimize söz verdik. Çalışma ve araştırmalarımıza bu hassasiyetlerle devam edeceğiz.» (Ağabeyler Anlatıyor - 5, s. 8)


Hatıraların yazıya geçmesine gerek var mı? Veya yazıya geçirilmesindeki amaç nedir? Başta da dediğimiz gibi hatırat bir ilimdir. Ve, «" 'Kağıda geçmeyen her i̇lim zayi olmuştur' derler. Yazılmayanlar unutuluyor, unutulanlar istifade edilmekten mahrum kalıyor. Birkaç nesil, unutmadan şifahî olarak aktarsa bile pek çok bilgi değişikliğe uğruyor. Üstâd'ın yakınında bulunmuş, Risale-i Nur'ların yazılmasına, iman ve Kur'ân hizmetlerinin tohumlarının atılmasına şahit olmuş isimlerin hatıralarını kayda geçirmek de bu açıdan bakıldığında önemli, o nispette zor bir iş. Hizmet kahramanlarını tek tek tespit etmek, yaşadıkları yerlerde arayıp bulmak, tevazuu şiar edinen ağabeyleri konuşmaya ikna etmek, fotoğraflarını çekmek, yapılan görüşmeleri yazıya dökmek, sözlü anlatımları kaynaklarla karşılaştırıp hafızalardaki yanılmaları tespit etmek elbette kolay değil." Bu ifadeler kitap eleştirmeni Ahmet Doğru Bey'e aittir.» (Ağabeyler Anlatıyor - 6, s. 7)


Peki hatıralar içinde geçen teferruatlar neden mühimdir? Buna bir misal; «Risale-i Nur'un Arapça mütercimi İhsan Kasım Ağabey ile bir toplantı vesilesiyle karşılaştık. Ayaküstü bir sohbetimiz oldu. İhsan Ağabey "Ömer kardeş, Üstad'ımız Bediüzzaman Hazretleriyle ilgili çalışmalarını yakından takip ediyorum. Bu zahmetli çalışmalara çok önem veriyor ve çok takdir ediyorum. Topladığın hatıralar, belgeler, kayıtlar, fotoğraflar, isimler, mekânlar gelecekte çok işe yarayacak. Yalnız çok önemli bir tavsiyem var; sakın ayrıntıları atlama. Mesajlar ana hatlar da değil, daha çok önemsiz zannedilen ayrıntılarda gizlidir. Sen de bir kitabında yazmışsın, bir örnek vereyim; Kırılan kaşığını lehimletmek için tenekeciye gönderiyor Hz. Üstâd; ağabeyler de o eski kaşığı atıp, yenisini alıyorlar götürüyorlar Üstâd'a. Kabul etmiyor Hz. Üstâd; 'Ben, yirmi beş senedir bana hizmet eden dostumu istiyorum' diyor. Yaşanmış bu hadise... Bu kaşık olayı belki o zamanlar teferruat sayılabilirdi. Ama bugün 'Kaşık, Dostluk ve Vefa'dan yola çıkılarak bir kitap yazılabilir, hatta bu üç kelime bir kitabın adı bile olabilir." İhsan Kasım Ağabey'e teşvik için söylediğini zannettiğim takdir ve tebrikleri için teşekkür ettim. Zaten hassasiyet gösterdiğim "Teferruata Dikkat!" tavsiyesi ise beni iyice teyakkuza sevk etti. İyi de oldu...» (Ağabeyler Anlatıyor - 6, s. 8)


Selam ve dua ile.

Nurani Müdafa Heyeti

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page