top of page
  • Yazarın fotoğrafıNurani Müdafa

İHLÂS DÜSTÛRU VE ESASI - 1

İhlâsın Tarifi:

1- «İhlâsı kazandıran, harekâtındaki sebebi sırf bir emr-i İlâhî ve ne­ti­cesi rıza-yı İlâhî olduğunu düşünmeli ve vazife-i İlâhiyeye karışma­malı.» (Lem’alar, s. 133)


2- «İbadetin ruhu, ihlâstır. İhlâs ise, yapılan iba­detin yal­nız emre­dil­diği için yapılmasıdır. Eğer başka bir hikmet ve bir fayda ibadete illet gös­te­rilse, o ibadet bâ­tıldır. Faydalar, hikmetler yalnız müreccih olabi­lirler, illet ola­mazlar.» (İşârâtü'l-İ’caz, s. 85)


3- Kur’ân (2: 21) ayetinde geçen «تَتَّقُونَۙ kelimesi... iba­detin, ancak ihlâs ile ibadet olduğuna ve iba­de­tin mahzan vesile ol­mayıp maksud‑u bizzat oldu­ğuna ve ibadetin sevab ve ikab için yapılmaması lüzu­muna işa­rettir.» (İşârâtü'l-İ’caz, s. 99)

İhlâs hakkındaki mezkûr tarife göre yapılan bir ha­re­ketin ibadet ve hiz­metin makbul olması için önce dinde emir veya tav­siye edil­miş ol­ması şarttır. Çünkü ikinci paragrafta nazara verilen ihlasın tarifinde şart koşulan “emredil­diği için” beyânına göre, yapılan hareketin emredildiğini bilmek icabediyor. O halde kişi, kendi düşünce ve tema­yülü ile bir hizmet, bir hare­ket yapıyorsa, mez­kûr İhlâs tari­fine girmez. Evet, yapılan hizmetin ki­tabta yeri olmadığı halde İhlâstan dem vurmak, aldanmak veya aldat­maktır. Yapılan bir işin em­redi­lip emredilmediği de ancak kitabtan öğ­renilir.


4- Evet, «Gafletle, kendi hesabına bir iş yaptığın za­man, had­dini teca­vüz etme. Eğer Mâlikin hesabına olursa, istediğin şeyi al ve yap –fakat izin ve meşiet ve emri da­iresinde olmak şartıyla. İzin ve meşîetini de şe­riatın­dan öğrenir­sin.» (Mesnevî-i Nuriye, s. 82)


5- Kezalik «فَاسْتَقِمْ كَمَٓا اُمِرْتَ (Hûd Sûresi, 11:112) emrini tamamıyla imtisal et­tiği için,bütün ef’al ve akval ve ahvâlinde istikamet, kat’î bir surette görünüyor.» (Lem’alar, s. 60)

Bu âyetin hitabına ümmet dahi muhatab olup şeriatın temel kitaplarında bildirilen ahkâma uymakla istikamet-i Kur’âniyeye girmeye mükellef kılar. Her türlü kemalâtın en üstün ve erişilmez derecesinde olan Fahr-i Âlem Efendimizin (A.S.M.), İlâhî emirlere imtisal ettiği için istikamet kazandığına dikkat çekilirken, dinde kendi anlayış ve meyillerine uyanların durumu ne olur!

Hem, Resulullah'a (A.S.M.) ittibaen bu emrin imtisa­linde, bu fitne as­rında mânen vazifeli olan Üstâd Bediüzzaman, bu istika­meti Risale-i Nur'a atfederek di­yor ki:


6- «On dördüncü asırda Kur’ân'dan iktibas edip, is­ti­kametsiz sakim yollar içinde sırat-ı müstakîmi gös­te­recek âsârı neşreden bir adamı, o hadsiz efrad içinde dahil edi­yor.

Hem o istikametin bir hususiyeti var ki, tarihiyle işa­ret ediyor. Hal­buki, o asırda şahsen istikamette müm­taz bir hususiyet kesb etmek çok uzaktır. Demek, şahsî isti­kamet değil. Öyleyse, o adamın teşebbü­süyle neş­redilen esrar-ı Kur’âniye, o asırda isti­kamette imtiyaz kesb ede­cek. O adam şah­sen gayr-ı müsta­kim olduğu halde, müs­takimler içine id­hali, o imtiyaza remzeder.» (Sikke-i Tasdik-i Gaybî, s. 163)


7- Evet «Rıza-yı İlâhî kâfidir. Eğer o yâr ise, herşey yârdır. Eğer o yâr de­ğilse, bütün dünya alkışlasa beş para değ­mez. İnsanların takdiri, istihsanı, eğer böyle işte, böyle amel-i uhrevîde illet ise, o ameli ibtal eder. Eğer mü­reccih ise, o ameldeki ihlâsı kırar. Eğer müşevvik ise safvetini izale eder. Eğer sırf alâmet-i makbuliyet ola­rak, istemeyerek, Cenab-ıHakihsan etse, o amelin ve ilmin insanlarda hüsn-ü tesîri na­mınakabul etmek gü­zeldir ki,

وَاجْعَلْ لٖي لِسَانَ صِدْقٍ فِي الْاٰخِرٖينَۙ

(Şuarâ Sûresi, 26:84) buna işaret­tir. Said» (Barla Lâhikası, s. 78)

Demek İhlâs, kitabın sarih hükümlerine teslimi­yeti ik­tiza eder ve o zaman yapılan hareket ibadet olur ve ibadet hakikatini kazanır.

İhlâs Esastır:


8- «Eğer İslâmiyetin bir sırr-ı esası olan ihlâs ve rıza-yı İlâhî cihetin­de, Kur’ân-ı Hakîm'in ders verdiği ah­kâm ve hakâik-i kudsiyeye dair harekât ve a’mâl ondan sudur etse, lisan-ı hali mânen âyât-ı Kur’âniyeyi okusa, o vakit mâ­nen âlem-i İslâmın herbir ferdinin vird-i zebânıolan

اَللّٰهُمَّ اغْفِرْ لِلْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ

duasında dahil olup hissedar olur ve umu­muyla uhuvvetkârâne alâkadar olur.» (Mektubat, s. 413)


9- «Faraza hubb-u câhı kalbinden çıkarmazsa, fa­kat ihlâsı ve rıza-yı İlâhîyi esas tutmak ve hubb-u câhı hedef ittihaz et­memek şartıyla; bir nevi meşru ma­kam-ı mâ­nevî, hem muhte­şem bir makam kazanır ki, o hubb-u câh damarını ke­mâliyle tat­min eder.» (Mektubat, s. 414)


10- «Velâyet yollarının ve tarikat şubelerinin en mü­him esası, ihlâstır. Çünkü ihlâs ile hafî şirkler­den halâs olur. İhlâsı kazanmayan, o yollarda geze­mez.» (Mektubat, s. 450)

(Esasat-ı Nuriye, s. 29-31)


Selam ve dua ile.

Nurani Müdafa Heyeti

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page