top of page
  • Yazarın fotoğrafıNurani Müdafa

KADER RİSALESİ ŞERHİ - 8

Ekseri ulemanın reylerine dayalı hüküm ve fetvalar ve her mezhep imamının birlikte çalıştıkları her rey sahibi ilimde rasih ulemadan müteşekkil heyet-i ilmiyenin müştereken ittihaz ettikleri şer’i hüküm ve fetvalar o ilim heyetinin ekserisinin reyinde sonra fetva olarak ve şer’i hüküm olarak cumhurun kabulüne sunulmuş, adeta tabir-i caiz ise bir nev’i referandum yapılmıştır.

Bu suretle edile-i şeriyeye dayalı umum ulemanın ekserisinin kabul ettiği fetva, itikad ve amel kitapları, hulasa her mezhebin zaruri ve gayr-i zaruri şer’i hükümleri avama yani bizlere kadar intikale etmiş ve avamı mümininden her mümin kendi mizaç ve hastalığına uygun ve nâfi olan ve manen tedavi eden reçeteleri seçmiş ve almışlardır.

Her mümin, mümin kaldığı müddetçe almış olduğu bu reçete ve ilaçları kullanacaktır. İşte insanın manevi terakkisi de ancak bununladır ve mezhepler de buradan geliyor.

Ancak bir kısım azınlık ulema grubunun fetvaları ise, kabule vabeste olmadığından ne amelde ve de şeriat ve itikatta delil olarak kabul görmemiştir.

Velev ki bu mübarek zatların kavilleri ve gösterdiği delilleri ve iddia ettikleri hususlar fetva olarak geçerli hükümlerden daha da üstün olsalar bile onlarla amel edilmiyor. Ancak “Her müstaid; nefsi için içtihad edebilir, teşri' edemez.”

Şurada bir noktayı söylemeden geçmek olmadı. Çünkü kitap ve sünnetteki sarahatla yazılı bulunan hususlar zaten nass hükmündedir, kat’idir. Onlarda içtihad olamaz. Mezhep imamları ve ulemaların içtihadları nass olmayan emirlerdendir. Bu hususu izah için bir iki hadisenin yazılmasına lüzum görülmüştür. Şöyle ki,

Resul-i Ekrem (aleyhissalatu vesselam) namaz kılarken secdeden doğrulup kade-i uhrada otururken, mübarek kaşının üzerinden bir miktar kan lekesinin olduğunu zevcesi görünce hemen çıplak parmağıyla o kanı siliyor. Resul-i Ekrem efendimiz hemen selam verip namazdan çıkıyor, abdest alıp, o namazı yeniden iade ediyor. Bu meselede mübarek alnından kan çıktığı için mi abdest aldılar, yoksa hanımını elinin değdiği için mi abdest aldılar? İşte bu meselede mezhep imamları ihtilaf etmişlerdir.

Her iki fetva da kabule vabeste ve ekseriyetin reyi ile hükme bağlandığından iki fetva da doğrudur. Burada iki reçete verilmiştir. Her fert, kendi mizaç ve hastalığına uygun reçeteyi istimal etmesi caizdir. Takva sahibi bir zatın iki halde de abdest alması azimete uygundur.

Yukarıdaki izahlara göre kader ve irade-i cüziyenin bir şahısta kabul ve redleri ayrı ayrı fetvalarla bize intikal etmiştir. Bizler için bu fetvaları nurların terazisiyle tartarak umumun mizacına uygun gelen ve Risale-i Nur Külliyatında 26. Söz ile açıklanmış Kader Risalesi namıyla mevsuf kısımları izah ederek, bundan sonraki tarz-ı izahımız Risale-i Nur cümlelerinin şerh ve izahıyla beraber hariçten de bir kısım içtihadları yardım ettirerek kader meselesini anlamaya çalışacağız inşallah.


Selam ve dua ile.

Nuarni Müdafa

Şerh Eden: Nazım Akkurt

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page