Hayât-ı dünyeviyenin zaruri işlerinden başka çok malayani ve lüzumsuz, belki zararlı şeylerine sarf olunan o yirmi dört sermayeden bir kısmını akibet-endiş memurlar gibi ihtiyat akçesi misillü hâkiki istikbâline zahîre etmek için sandukça-i uhreviye olan bir mescide veya bir seccadeye atmak ne kadar kârlı olduğunu zerre miktar şuuru olan hisseder.
Ben kendim hesab etmişim, beş vakit namaz abdesti ile beraber, her bir namaz on iki şer dakika olarak bir saat oluyor.
Bir iki sigara içmek veyahut sıkıntılı laklakıyat yerine böyle bir saati, ebedi bir hazineye anahtar hükmüne geçecek ve bir uzun seyahati gayet kolay ve kısaltacak bir bilet olacak olan mübârek namaza vermek, ne kadar kârlı olduğu elbette anlaşılıyor.
Zira bin adamın iştirak ettiği bir piyango kumarına yarı malını vermek, akıl kabul ederse; hâlbuki kazanç ihtimâli binde birdir.
Sonra yirmi dörtten bir malını, yüzde doksan dokuz ihtimâl ile kazancı musaddak bir hazine-i ebediyeye vermemek; ne kadar hilâf-ı akıl ve hikmet hareket ettiğini, ne kadar akıldan uzak düştüğünü, kendini âkıl zanneden adam anlamaz mı?
Halbuki namaz ağır bir iş değildir.
لَا حَرَجَ فِى الدّٖينِ
sırrıyla meşakkatli ve külfetli olmuyor. Belki içinde ruhun, kalbin, aklın ferahı, süruru, rahatı vardır.
Cenâb-ı Hak böyle mübârek hizmet içinde dünyâda dahi muaccel bir mükâfat veriyor. İçinde bir lezzet derc ediyor.
Sonra istihdam ediyor. Arıya bal yaptırmak hizmetinde istihdam ettiği gibi.. Fakat o hizmet içinde bal gibi tatlı bir lezzeti, bir şevki verir.
Sonra bal yaptırmak hizmetinde istihdam ediyor. O hizmet içinde bal gibi tatlı bir lezzeti ona verdiği misillü namaz ve ibâdet hizmeti içinde dahi öyle mânevi bir lezzet, bir ferah kalbe, ruha vermeğe vesile olan bir keyfiyet derc etmiş.
Eğer insan huşu ile, huzu ile namaza girse, o lezzeti derecesine göre kalben veya ruhen veya fikren hissedebilir.
Selam ve dua ile.
Nurani Müdafa
Müellifi: Bediüzzaman Said Nursî
Yorumlar