Çok sevgili, çok muhterem, çok mübarek canım Üstâdım!
Yıllar yıllar evveliydi, takribi 20 sene öncesi. Haşir Risalesi gibi uzandı Nurlar varlığıma, ölmüş neyim varsa diriltmek maksadıyla. Meyve Risalesi'ydi ilk okuduğum. 14 yaşındaydım, 14 bin boşluk vardı canımın ortasında. Okuduğumu anlamıyordum, kelimelere yabancıyım ama ruhum bu hakikatlere ezelden aşina gibiydi. Öpüyor, kokluyor, ağlıyordum. Manevî yetimliğim pek hamiyetkâr bir himaye bulmuştu. Kitabı açıp kokluyor, huzur buluyordum.
Sonra tek gayem Nurları hakkıyla okuyup anlamak oldu. Bütün zerrelerimle bunun duasını yapmış olmalıyım ki, Mevla onu okuyup zahiren anlamayı lûtfetti. Fakat yetmedi, ben işin künhüne vakıf olmak istiyordum. Yanıp yakılıyordum bu iştiyakla. Mevla vesileler lûtfetti. Zâhirîm, bâtınım, evvelim ahirim "Nur" oldu. "Sen kimsin?" diye sorsalar bana; okuduğum üniversiteyi, öğretmenlik vasfını, bilmem kimin eşi/ebeveyni/evladı/kardeşi, bilmem kimin cemiyetine mensub olmayı bir kenara bırakır ben "Nur Talebesiyim! Üstâdımla cennette beraber olma umutlusuyum. Ben kardeşlerimin ayağının tozuyum." derim iftiharla.
Üstâdım, Efendim! Seninle Allah bize öyle bir devlet lûtfetti ki, hayatını bin bir zahmetle uğruna feda kıldığın Nurlarla iki cihanımızı aydın kıldı. Nurlar her derdimize deva oldu, zâhirî, bâtınî hastalıklarımıza şifa oldu. Geçmişimizi aydınlattı, bu günümüze huzur oldu, geleceğe nuranî bir bakış oldu. Aciz idik bize güç oldu, fakir idik servetimiz oldu, kusurluyduk tevbemiz oldu, gaddar idik şefkatimiz oldu, zalim idik adaletimiz oldu, noksan idik onunla tamam olduk. Biz adeta meyyit idik, dirildik, yeşerdik, çiçek açtık, meyveye durduk. Nurlar bize bahar oldu.
Bütün dünyayı verseler bu aciz bendelere; servetini, gınasını, iktidarını, şerefini, makamını mansıbını, mehasinini, ama "Nurları senden alacağız!" deseler, "Kalbinden sökeceğiz" deseler, "İstemem milyon kere istemem" derim. Her yer güzellik dolsa ama onu gösterecek Nur yoksa neylerim o güzelliği. Her yer gına dolsa ama ona şükrettirecek Nur yoksa neylerim o gınayı, her yer güç kudret dolsa ama bir 'Lâ Havle' bahsi yoksa neylerim o gücü kuvveti. Risale-i Nur ismi Hayy'ın tecellisi, ama ismi Adl'ın da tecellisi. O öyle bir adalet ki; her şeyi yerli yerine koyar, her şeyi ölçülü her şeyi güzel, her şeyi faydalı kılar.
Üstâdım! Ebediyyen minnettarım, müteşekkirim size. Bir esbabperest kelb gibi değil bir Rahimiyeti gören, dillendiren kedi gibi minnettarım. Meselenin önünde, ardında, üstünde Hakk'ın olduğunu görerek. Öyle bir tenvir ettiniz ki; aklımız cümle vesveseye karşı koyabildi, ruhumuz cümle darlıktan genişliğe çıkabildi, kalbimiz en ünsiyetli ve en muhabbetli dost ile müstağni kaldı. Nefsimiz dahi kendi hilafına teslim-i silah eyledi; sevdi, razı oldu, o dahi mutmain oldu.
Üstâdım, iki cihan saadetinin anahtarı Nurların nuranî müellifi! İki cihanımızı cennet kıldınız, Rabbim sizden ebeden daima razı olsun ve bizi sizden ayrı kılmasın. Amin amin amin.
Selam ve dua ile.
Nurani Müdafa
Sizden Gelenler
Comments